The Platform Film Analizi
İspanyol yönetmen Galder Gaztelu Urruita imzalı The Platform. Film 44.Torino Film Festivali seçkisine girerek ve gerilim alanında büyük beğeni toplayarak epey ses getirdi. Halkın Seçimi ödülüne layık görüldü.
Tüm dünyanın şuanki durumunu da açıkçası özetler nitelikte. Bencillikten uzaklaşıp, vicdan muhakemesi yaparak ve fedakarlık göstererek başımıza gelen felaketlerden kurtulabilceğimiz mesajını veren, kapitalist sistemi dikey bir hapishaneye benzeten bir distopya filmi.
Yukarıdakiler, aşağıdakiler ve düşenler.
333 katlık dikey yapıda her katta 2 kişi bulunuyor yani 666 kişi. Ayda bir herkes uyutulup farklı bir katta uyanabiliyor. Bu kişilere yetecek kadar yemek yukardan aşağı doğru platform üzerinde iniyor. Bugün en yukarda olanın yarın en aşağıda olabileceği korkusuyla herkese yetecek olan yemeği talan etmeye başlıyorlar ve yukarıdan aşağı hiçbir zaman yemek gelmiyor. Bu durum aşağı katlarda açlıktan ve çaresizlikten ölümlere yol açıyor. Aşağı katlarda olanlar da yukarı geçtiklerinde tekrar aşağı da uyanabilirim diye ne varsa talan ediyor. Bu döngü kırılmadan filmin başından sonuna böyle ilerliyor.
Filmde çok sayıda metafor dikkat çekiyor.
Tanrıyı temsil eden papyonlu adam, melekleri temsil eden yardımcıları, dünya üzerindeki eşitsizliği ve sınıflandırmayı anlatan katlar, platformda olan herkesin elinde bir nesne oluşu ve insanların putlarını sembolize ediyor oluşu, küçük kızın 333. katta olması ki bu sayı koruyucu meleği sembolize eder. Her katta 2 kişinin olması yani toplamda 666 kişinin hapishanede bulunması. Hristiyanlıkta 666 sayısı şeytanı temsil eder. Hatta Goreng’in filmin son anlarında Mesih’e benzetilmesi ve repliklerle bunun verilmesiyle, şeytani düzen ve bu düzene karşı bir başkaldırı ve dayanışma mesajı iletmeye çalışan Mesih’i açık açık gösteriyor.
Filme tekrar dönecek olursak filmin başından sonuna kadar mesajlar çok net verilmiş. Dikey yapının sınıf farklılığını gözler önüne serdiği, insanların içindeki iyiyi de kötüyü de dışa vurduğu, bireyciliği, güçlü-zayıf döngüsünü ve gelir eşitsizliğini gözler önüne serdiği bu film kesinlikle izlenmeye değer.